Perişan, fakir adam, mini etekli kızlar, şöhretten vazgeçip namaza başlayan “Sokak Çocuğu Ali”, Esengül, Nükhet Duru ve Erkin Koray… İşte size bir şarkının hikâyesi…
2023 yılında vefat eden Türk rock türünün ünlü ismi Erkin Koray, 1985’te çıkardığı plağına “Çöpçüler” şarkısını da okumuş, şarkı büyük ilgi görmüştü. Erkin Koray’la parlayan bu şarkı, aslında eski bir arabesk şarkıydı ve yıllar sonra yeniden meşhur olmuştu. Ben, şarkıyı, çok sevdiğim Sanyo marka teybimde kasetten dinlerken, 18 yaşındaydım. Şarkının Erkin Koray’a ait olduğunu sanıyordum. Anlatılan hikâye gerçek midir yoksa bir reklâm çalışması olarak uydurulmuş mudur, bilmiyorum; ama hikâyenin kahramanı, böyle anlatmış. Ali Toprak adında, yoksul ve şarkı-türkü söylemeyi seven bir delikanlı, Şanlıurfa’da arada sırada gazinolarda, düğün salonlarında şarkılar söyleyip harçlığını çıkarmaktadır. Askerden döndükten sonra, bir Türk filminden etkilenip, eline bağlamasını alarak İstanbul’un yollarına düşer. Kalacak bir yeri ve parası olmadığı için bir süre parklarda yatar. Daha sonra bir hemşehrisini bulup onun yanında kalmaya başlar. Bir süre sonra bir kıza āşık olur. Aşkını anlattığı mektubu, cesaretini toplayıp sevdiği kızın eline tutuşturunca, kız onun perişan hāline bakıp “Sokak çocuğu!” diyerek tepki gösterir. Onu küçümseyerek, mektubu okumadan buruşturup yere atar. O sırada oradan geçmekte olan çöpçülerden biri, etrafı süpürürken, yere atılan buruşturulmuş mektubu da süpürüp çöpe atar. Ali Toprak, yaşadığı bu durumun üzüntüsü içinde, ertesi gece aynı yerde gezinirken, bir kâğıt parçasına, sonradan hayatının değişmesine sebep olan şarkı sözlerini yazar: “Aşktan yana şansım yok / Ağlıyorum, derdim çok / Aşkımı kaybetmişim / Sordum, sordum, bulan yok. / Dün gece çok aradım / Bir türlü bulamadım / Kör olası çöpçüler / Aşkımı süpürmüşler.” Ali Toprak, bu mısraları mırıldanarak besteler. Sonra da plakçıların kapısını çalmaya başlar; ama hiçbiri, bu perişan görünümlü delikanlıyla ilgilenmez. Ali de, müzisyenlerle içli dışlı olan bir hemşehrisinin yardımıyla Orhan Gencebay’ın karşısına çıkar. Orhan Gencebay, şarkıyı çok beğenir ve (anlatılan doğru ise) plak kaydındaki elektro bağlamayı da kendisi çalar. Şarkı, plağa bugün kullanılan adı “Çöpçüler” olarak değil, “Aşkımı süpürmüşler” ismiyle yazılır. Bazı metinlerde, şarkıda kendisine vokal yapan küçük kızlardan birinin, sonraki yıllarda Türk pop müziğinin ünlü isimlerinden biri olan Nükhet Duru, diğerinin de arabesk şarkıların meşhur ismi hāline gelen Esengül olduğu kaydediliyor. O yıllar, dertli, kederli anlamına gelen “acıklı” şarkıların, ağlatan filmlerin ilgi gördüğü yıllardır. Bu sebeple, o yıllarda plağa, kasete şarkı okuyan neredeyse her şarkıcı, yapmacık da olsa ağlar gibi şarkı söylemekte, bazı şarkıların girişinde, sözlerin bir kısmı, hıçkırırcasına okunmaktadır. Esengül de şarkının girişindeki şiiri öyle, zorla hıçkırır gibi yaparak okur. O dönemin bu tür şarkılar dinleyen kitlesi, bu tarzdan hoşlanmaktadır. İnsanların dertlerini abartılı ifadelerle dile getirmeleri, hatta dertleriyle övünmeleri, adeta salgın bir hastalık gibi yaygındır. Anlatılan hikâyeye göre Ali Toprak, kendisini “sokak çocuğu” deyip küçümseyerek reddeden sevgilisine bir mesaj olarak, plağa adını “Sokak Çocuğu Ali” olarak yazdırır. (Acaba gerçekten bu ismin seçilmesinin sebebi bu mudur yoksa plak firmasının sahibi, okuyucularını ağlatan acıklı roman yazarı Kemalettin Tuğcu’nun “Sokak Çocuğu” adıyla da yayınlanmış olan “Sokaktan Gelen Çocuk” romanından ilham alarak bir PR çalışması mı yapmıştır, bundan emin olamıyoruz.) Plak, olağan üstü ilgi görür, satış rekoru kırar. (Benim aklımda kalan rakam 100 bin; ama kaynaklardan teyit edilmeli.) Artık herkes “Sokak Çocuğu Ali”yi tanımakta, onu reddeden sevgilisine yazdığı şarkıyı dinlemektedir. Şöhrete ulaşan Ali, yırtık pırtık kıyafetler içinde perişan vaziyette çektirdiği fotoğraflarının kapak fotoğrafı olarak kullanıldığı başka plaklar da çıkarır. O, artık ünlü bir adamdır. İlginçtir, plak ve kaset kapaklarında Ali, üstü başı yırtık, perişan vaziyette bir “sokak çocuğu” olarak gözükürken, aynı fotoğraflarda, yanında hep mini etekli kızlar bulunmaktadır. Belli ki, tamamen ticarî düşünen plak firmasının patronu, yoksul delikanlıların hayalinde böyle mini etekli kızlar olduğunu düşünüp, “O kızlara siz de ulaşabilirsiniz” mesajıyla onlara umut vermek istemiş. “Sokak Çocuğu Ali başardıysa, siz de başarabilirsiniz” mesajı… Arabesk filmlerde de öyledir ya… Yoksul ve doğulu şarkıcılar, hep batılı, modern görünümlü, zengin ve güzel kızların gönüllerini fethederler… Arabesk filmlerdeki “sevgili” imajı, üç aşağı beş yukarı aynıdır. Ancak, Sokak Çocuğu Ali, kendi plak kapaklarındaki o mini etekli kızlara ulaşabildi mi, yoksa kızlar fotoğraf çektirdikten sonra uzaklaşıp gittiler mi, bilmiyoruz. Emin olamıyoruz çünkü Ali, İstanbul’u terk ediyor… Kendisinin anlattığına göre Ali, bir gün, gördüğü bir rüyadan etkilenerek, şöhreti ve müzik dünyasını geride bırakıp memleketi Şanlıurfa’ya döner. “Meyhanede ömrüm geçiyor”, “İçtikçe başım dönüyor”, “Ben her gece sarhoşum” şarkılarının sahibi Ali, Kurān okumayı öğrenir, beş vakit namaza başlar. Müezzinlik ve imamlık yapar. Bu arada bu “rüya” unsurunun, Türk Halk Edebiyatı’nda / halk ozanlığı geleneğinde çok kullanılan bir motif olduğunu belirtelim. Ali, gerçekten öyle ilâhî bir rüya görmüş müdür, bilemeyiz. “Gördüm” diyor. Sonra, kendisine yeni bir şöhret ve kazanç kapısı açılır. İlahiler besteleyip, ilahi kasetleri çıkarmaya başlar. Fakat ne ilâhiler! Aman Allah’ım! Son derece amatörce çalınan bir org eşliğinde söylenmiş “Örtün bacım”, “Üniversiteli”, “Bırak kardeş içkiyi”, “Uyuşturucu alma”, “Allah’tan emanet kadınlar”, “Kadın nasıl olmalı” isimlerini taşıyan, ilâhi denmeye bin şahit isteyen berbat arabesk denemeler… Vasatın bile altında kalan sözler… Üstelik Ali’nin ilahilerini çıkaran firma, onu dinleyicilere “tövbekâr şarkıcı” diye takdim ediyor. Bu kadar da değil, gördüğüm bir kaset fotoğrafında şöyle yazıyor: “Bu albümü dinleyen, depremden ibret alıyor. Bu albüm, içki, uyuşturucu ve sigaradan kurtulmak isteyenlere bir tedavi metodu oluyor. Bu albüm, karı-koca kavgasını önlüyor.” Anlayacağınız, ilâç gibi kasetler… İlahileri de çok ilgi görür. Tövbekâr şarkıcı Ali, 8 kaset çıkarır, 4 tane de roman yazar. Bu kez, farklı bir dünyada ünlü olmuştur. Küçük kızları kendisine vokal yapmakta, onlarla birlikte bazı programlarda ilahiler söylemekte, bir anlamda konserler vermektedir. Sokak Çocuğu Ali bunlarla meşgulken, onun “Çöpçüler” şarkısı, yıllar sonra, 1985’te yeniden dillere düşer. Rock şarkıcısı Erkin Koray, “Ceylan” isimli albümünde şarkıyı rock formunda yeniden yorumlamış, çok beğenilen şarkı, o tarihten itibaren adeta onunla özdeşleşmiştir. Erkin Koray öldükten sonra Sokak Çocuğu Ali, bir röportajında, “Çöpçüler yetim kaldı” demiştir. Anlıyoruz ki, o bile bu şarkıyı kendinden çok Erkin Koray’a yakıştırmış. Ekteki klipte, “Çöpçüler” şarkısını önce Sokak Çocuğu Ali’nin, ardından da Erkin Koray’ın yorumuyla dinleyeceksiniz. Bizi “Çöpçüler” şarkısının o berbat yorumundan kurtarıp şarkıyı “dinlenebilir” hāle getirdiği için Erkin Koray’a minnettarız… (Bu arada, Erkin Koray’ın plak fotoğrafındaki saçı peruk… O dönemde saçları epeyce dökülmüştü.) “Çöpçüler” / Sokak Çocuğu Ali – Erkin Koray
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder