28 Eylül 2008 Pazar

70'li yılların efsane müzik dergisi "hey"

Okurdu, yayın yönetmeni oldu

1970’li yılların efsane dergisi Hey, o dönemde müziğin ve magazin dünyasının nabzını tutuyordu. Okur olarak başladığı Hey yolculuğuna yayın yönetmeni olarak devam eden Hulusi Tunca derginin öyküsünü anlattı.

Müzik bazıları için bir tutkudur dolayısıyla müzik dergileri de... Bugün müzik dergisi deyince belki aklımıza çok fazla isim gelmiyor ama 1970’li yıllarda efsane bir dergi vardı: Hey. Müzik ve gençlik dergisi olarak yayınlanan Hey’in tirajı 60 binler civarındaydı. O dönemde ne şimdiki gibi müzik kanalları ne de bir sürü radyo kanalı, mp3’ler vardı... Gündelik şöhretler, bir klip çekip meşhur olan isimler yoktu. Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray, Fikret Kızılok, Ersen, Moğollar, Kurtalan Ekspres, Modern Folk Üçlüsü, Timur Selçuk, Erol Büyükburç, Tanju Okan, Ayla Algan dönemin efsane isimleriydi. Bu isimlerde Hey’le birlikte müzikseverlere daha çabuk ulaşmaya başlamışlardı. Edip Akbayram, İlhan İrem, Yeliz, Yeşim, İskender Doğan, Ali Rıza Binboğa, Semiha Yankı gibi pek çok şarkıcı Hey’le birlikte şöhret yoluna çıktı.

Geçtiğimiz günlerde Hey Dergisi’nde 25 yıl çalışan ve en son derginin yayın yönetmeni olan Hulusi Tunca anılarını Hey Gidi Günler adlı bir kitapta topladı. Biz de Tunca’yla okur köşesine yazdığı mektuplarla başlayan öyküsünü konuştuk.

Beykoz’dan Hulusi
Hulusi Tunca’nın müzik tutkusu babasının eve getirdiği Erol Büyükburç plaklarıyla başlamıştı. Ardından Alpay’ın plakları geldi. Müzik onun için vazgeçilmezdi. Haydarpaşa Lisesi’ne girdiği yıllarda ise Barış Manço, Cem Karaca ve Erkin Koray tiryakiliği başladı. Parası yettiğince plaklarını alıyor, radyoda bir yerde yakaladığında hemen makara teybine kaydediyordu. Yıl 1971’di ve Tunca müzik dünyasını Doğan Şener’in Müzik Kulübü’nden takip ediyordu. Bir gün Şener’in köşesinde bir anons gördü ‘Hey... Hey... Gençler hazırlanın Hey geliyor...’ Ve 18 Kasım 1970 günü Milliyet alanlara tabloid boyda, üçüncü hamur kağıda basılmış bir de dergi verildi parasız olarak. Hulusi Tunca kısa sürede Hey’in tiryakisi olmuştu.

Derginin okur köşesine sürekli mektup yazmaya başladığını anlatan Tunca ‘Baktım postaneye para yetişmiyor, cumartesi günleri okul çıkışı Haydarpaşa’dan Harem’e iniyor, arabalı vapurla Sirkeci’ye geçiyor, oradan da Cağaloğlu yokuşunu tırmanıyordum... Dergidekiler beni artık aileden biri olarak görüyor, daha kapıdan girer girmez ‘Vaaay, Beykoz’dan Hulusi n’aber’ diyorlardı. Müzik üzerine anketler düzenliyor, sonuçlarını onlara iletiyordum’ diyor.

Hulusi Tunca’nın müziğe olan bu merakı ona Hey’de çalışmanın kapılarını da açtı. Tunca’nın katıldığı bir yarışma programı hayatında dönüm noktası oldu. Yarışmanın jürisinde o dönem Hey’de çalışan Yener Süsoy da vardı. Tunca işe giriş öyküsünü şöyle anlatıyor: ‘O yıllarda radyoda, Orhan Boran’ın sunduğu ‘Tamam mı Devam mı’ adlı bir yarışma programı vardı. 11 sorunun tamamını bilene 12 bin 500 lira para ödülü veriliyordu. Hafif Batı Müziği konusunda kendimi uzman saydığımdan bu dalda katıldım ama daha ilk soruda elendim. Elimde beş paket İpana, eve döndüm. Yine bir cumartesi dergideydim. Beni zaten tanıyorlar ya Doğan Ağabey ‘Gel bizimle çalış’ dedi. O sıralar lise son sınıfta beklemeli olduğum için teklifi havada kapıp hemen çalışmaya başladım.’

Yoz müzik bitirdi
Tunca’nın dergideki ilk görevi Melody Maker ve New Musical Express adlı İngiliz müzik dergilerinden çeviriler yapmaktı. O sırada müzik dünyasında bir bomba patladı, Cem Karaca ile Moğollar birleşti. Ve ilk konserlerini de Hey için Fitaş sinemasında vereceklerdi. Konseri yazacak muhabir hastalanınca konseri yazmak görevi Tunca’ya verildi. Hey’de imzalı ilk yazısının ardından Tunca ilk röportajını ise o dönem şarkıcılığa yeni soyunan İlhan İrem’le yaptı.

O dönemde gazetecilik yapmanın ayrı bir keyif olduğunu söyleyen Tunca, bugünkü meslektaşlarını eleştiriyor. Tunca ‘Cem Karaca-Moğollar konser yazımı okuyanlar, konsere gitmemiş olsalar da nasıl bir konser olduğunu öğrendiler. Çünkü haberde Cem Karaca ve Moğollar neler giymiş, hangi enstrümanları çalmış, sahneye hangi şarkıyla çıkmış, seyirci hangi şarkılarda coşmuş, hangilerinde duygulanmış, kuliste neler yaşanmış, ne ararsanız vardı... İlhan İrem geçtiğimiz aylarda Kuruçeşme Arena’da bir konser verdi. Ertesi gün yayınlanan haberde İlhan’ın siyah ojelerinden ve konseri izleyenler arasında mankenlerin de bulunduğundan söz ediliyordu hepsi o kadar. Sözüm meclisten dışarı ama gazetecilik çok ucuzladı... Şimdi bilgisayarlarınız ve internet elinizin altında. Cep telefonları cebinizde. Gazetenin arabası emrinizde ama gazetecilik yok’ diyor.

Tunca’ya son olarak ‘Hey neden kapandı?’ diye soruyoruz. Yanıtı net oluyor: ‘Buna yoz müzik neden oldu. Türk pop müziği bir çıkmaza girip, Türk sanat ve Türk halk müziği dallarında da üretim durup sanatçılar bir bir köşelerine çekilmeye başlayınca Hey’de doğal olarak sayfalarına koyacak adam gibi adamlar bulamamaya başladı. Arabeskin bütün ülkeyi esir aldığı günlerde, arabeske de sayfalarımızı açtık, açmamızla birlikte de boyumuzun ölçüsünü aldık. Sonra tekrar geri döndük; bu kez de yalnızca yabancı pop müzik yapmaya kalkıştık. Bu durum okurun da kafasını karıştırınca derginin kapanmasına karar verildi...’

Hey gibisi yok

Tunca bugün hala gazetecilik yapıyor ama meslekten eski tadı da alamadığı belli. Çünkü ona göre bugün Hey gibi bir dergi yok.

“Yok çünkü 70’li yılların TRT’si, TRT radyoları, TRT Denetleme Kurulu yok, sanatçıları yok, müzikseverleri yok, plakçıları yok, gazetecileri yok. Buna karşılık her gece haber üstü iki televizyon dizisi var, gece sonrası kim kimi nerede öptü programları var, kendine sanatçı diyen bir takım yaratıklar var, omzuna bir kamera koyup, eline bir teyp alıp ‘Gazeteciyim’ diyenler var, hamili kart yakinimdir kartvizitiyle gelip köşe yazarı olanlar var... Var oğlu var... Ama Hey yok... Bırakın olmasın zaten, çekildiği köşesinden yaşlı gözlerle de olsa bugün olup bitenleri seyreylesin... ‘İyi ki bugünleri görmemişim’ desin!”

En sevilen DJ
Hulusi Tunca’nın henüz bir okurken Hey için hazırladığı anketler büyük ilgi görüyordu. ‘Radyoda En Sevilen DJ’ anketi açtı Tunca derginin ‘Minik İlanlar’ sayfasına verdiği bir ilanla... On beş gün içinde yüzlerce posta kartı aldı. Anketin sonucunda İstanbul Radyosu’ndan Cem Gökmen, hem sunumu hem de çaldığı plakların güncel olmasıyla En Sevilen DJ seçilmişti. O dönem Cem Gökmen olarak tanınan bu DJ aslında bugün hepimizin çok yakından tanıdığı Cem Ceminay’dı.

(Berrin Haberveren, Star Gazetesi, 25 Kasım 2007 Pazar)

Hiç yorum yok: